Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Tartışmalı Bir Şiir Üzerine Kısa Bir İnceleme

İbrahim Alaattin Gövsa (1889-1949) ismine ilk defa Bütün Dünya dergisinin Kasım 2020 sayısında denk geldim. Alıntılanan şiiri pek beğendiğim için internetten kısa bir araştırma yaptım. Öğrendim ki çok yönlü bir insanmış Gövsa. Hem siyasetçi hem eğitimci hem şair hem de yazar. Daha çok ansiklopedi ve sözlük çalışmalarına ağırlık vermiş. Çocuk şiirleri konusunda da öncü bir isim. Birçok kitabı bulunmakta. Akıl Fikir Yayınları tarafından yayımlanan yapıtlarından ikisini edindim kendisini daha iyi tanıyabilmek için. Bu yazıda öncelikle Gövsa'nın kaleme aldığı "Ata'mızı Tavaf" başlıklı şiiri alıntılayıp altına kendi düşüncelerimi ifade edeceğim: "Bir milletin melalini [derdini, üzüntüsünü] söyler derin derin / Derya, önünde çırpınarak Dolmabahçe'nin. // Gönlümde eski hatıralar, eyledim tavaf, / Artık o doğmuyor diye muzlimdi [karanlıktı] her taraf. // Çamlar hüzünlü, yollara düşmüş söğüt, çınar, / Yaprak döküp huzura kapanmıştı sonbahar. // Mermerli methalin [giri

Türklerin Yabancısı Olmadığı Bir Tarikat

Çocuk çığlıkları... Sesler... Katedralde işlenen bir cinayetin kökenini araştırırken elde edilen çarpıcı bilgiler... Şili’deki işkencelerle bağlantılı cinayetler serisi... Fransa topraklarında kimsenin dokunamadığı bir Vatikan: Koloni. Ve kendilerini Koloni’yi işgal etmeye adamış iki polis... Jean Christophe Grangé sürprizlerle, şaşırtmacalarla dolu olaylar silsilesi ile tekrar karşımızda. Yazar Koloni adı verdiği kitabında çocuk seslerine odaklamış bu sefer. Çocuk sesleri üzerinden giderek sürükleyici bir roman kaleme almış. Öncelikle orijinal bir konu olduğunu belirtmeliyim. Patrick Suskind’in Koku adlı eseri ne kadar özgünse Koloni de o kadar özgün. İçeriğe gelirsek... Çocukların masumiyetini, saflığını kullanan tımarhanelik ve zalim bir tarikat, çocuk seslerinden öldürücü bir çığlık elde etme araştırmalarına başlayınca Fransa topraklarında tehdit unsuru hâline gelir. Ancak Koloni’ye sanki bir Vatikan’mış gibi devlet yetkilileri dâhil kimse dokunamaz. Suçlamalar vardır, ama kanıt

Eğitimci Olarak Schopenhauer

"Daha büyük bir derinliğe sahip insanlar tam da kendileri yaşamdan dolayı acı çektikleri, ama acının zehirli iğnesini kendilerine batıracak güce sahip olmadıkları ve kendi varoluşlarını metafizik olarak anladıkları için her zaman hayvanlara karşı merhametli olmuşlardır; hakikaketen de anlamsız bir acı çekişi görmek derin bir incinme yaratır. (...) Bir hayvan gibi yaşamak, açlığın ve arzuların kulu olmak ve buna rağmen bu yaşamın doğasına ilişkin hiçbir kavrayışa varamamak gerçekten de ağır bir cezadır ve içini kemiren bir eziyet tarafından çöllerde sürüklenen, nadiren tatmin olan ve üstelik de bunun diğer hayvanlarla girişeceği leş parçalama mücadelesi boyunca ya da mide bulandırıcı bir açgözlülük veya tıka basa doymaktan ötürü şiddetli bir acıya dönüşen bir av hayvanının kaderinden daha kötü bir kader düşünemeyiz. Daha üstün bir ödül olmaksızın yaşama böylesine körce ve çılgınca yapışmak, kişinin cezalandırıldığını ve niçin bu şekilde cezalandırıldığını hiç bilememek, bunun yerin