Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın eserlerini okumaya devam ediyorum. Bu seferki durağım “Şık”. Gürpınar bu eseri henüz 23 yaşındayken yazar. Eseri o zamanki saygın yayıncılardan ve yazarlardan olan Ahmet Mithat Efendi’ye gönderir. Tercüman-ı Hakikat gazetesinin hem başyazarı hem de sahibi olan Ahmet Mithat Efendi, elindeki bu yarım eserin sahibini merak eder. Tanışmak için davet gönderir bu genç yazara. Tanışınca yarım kalan kısmı tamamlaması şartıyla romanı gazetede tefrika edeceğine dair söz verir. Hüseyin Rahmi geri kalan kısmı da tamamlayınca “Şık” 1888’de Tercüman-ı Hakikat’te tefrika edilmeye başlanır. Bir yıl sonra ise kitaplaşır. Yukarıdaki bilgileri ve daha fazlasını Erkan Irmak sayesinde öğrendim. Erkan Irmak “Şık”a gayet ayrıntılı ve verimli bir hazırlıkla giriş yapmamızı sağlıyor. Aynı zamanda Irmak “Sunuş” yazısında “Şık”taki karakterleri dönemin ilgiyle okunan yazarların vücut verdiği karakterlerle de karşılaştırıp romana daha geniş bir manzaradan bakma imkânı sunuyor. “Şık
İbrahim Alaattin Gövsa (1889-1949) ismine ilk defa Bütün Dünya dergisinin Kasım 2020 sayısında denk geldim. Alıntılanan şiiri pek beğendiğim için internetten kısa bir araştırma yaptım. Öğrendim ki çok yönlü bir insanmış Gövsa. Hem siyasetçi hem eğitimci hem şair hem de yazar. Daha çok ansiklopedi ve sözlük çalışmalarına ağırlık vermiş. Çocuk şiirleri konusunda da öncü bir isim. Birçok kitabı bulunmakta. Akıl Fikir Yayınları tarafından yayımlanan yapıtlarından ikisini edindim kendisini daha iyi tanıyabilmek için. Bu yazıda öncelikle Gövsa'nın kaleme aldığı "Ata'mızı Tavaf" başlıklı şiiri alıntılayıp altına kendi düşüncelerimi ifade edeceğim: "Bir milletin melalini [derdini, üzüntüsünü] söyler derin derin / Derya, önünde çırpınarak Dolmabahçe'nin. // Gönlümde eski hatıralar, eyledim tavaf, / Artık o doğmuyor diye muzlimdi [karanlıktı] her taraf. // Çamlar hüzünlü, yollara düşmüş söğüt, çınar, / Yaprak döküp huzura kapanmıştı sonbahar. // Mermerli methalin [giri